5 Kasım 2007 Pazartesi

NBA Live 08

� ... Güz mevsimi; sonbahar. Tartışmasız en sevdiğim mevsim. Doğduğum mevsim, bilgisayar başındayken ayağa kalkmak için terli sırtımı sandalyeden herhangi bir güç kullanmadan ayırabildiğim mevsim, spor oyunlarının piyasaya teker teker çıktığı mevsim, bir paragrafta "mevsim" sözcüğünü defalarca kullanmama sebebiyet veren mevsim... Doğum günümün geçtiğinin, sırtımın ise açık camdan esen rüzgar tarafından serinletildiğin farkına vardığımda bilinçaltım beni spor oyunları konusunda uyarmaya başlamıştı bile. NBA Europe Live Tour'un İstanbul ayağından sonra özellikle basket oyunlarını özlediğimi iyiden iyiye hissettim. Bu ay çıkacak oyunların tarihlerine bakarken NBA Live 08'i farkettim, harekete geçmeliydim...

- 3 gün sonra �

Staples Center'da Los Angeles Lakers, Charlotte Bobcats'i ağırlıyordu. Lakers taraftarları beyazlara bürünmüştü. 12 dakikalık 4 çeyreğin ardından heyecan doruktaydı zira 48 dakikadan geriye kalan sadece ve sadece 10 saniyeydi. Lakers'ın yediği son basketin ardından skor avantajı konuk takımdaydı(102-100). Alınan molanın ardından Luke Walton ev sahibi ekip adına topu çıkarmak için pota altına geldi ve topu Fisher'a yolladı. Fisher topla birlikte saha kenarına kadar ilerledi. İki oyuncunun baskısı üzerine topu dışarıda kendine bir an için boş alan bulan Kobe'ye yolladı. Kobe başını kaldırıp kalan süreye baktıktan sonra bir adım geriye, üçlük çizgisinin arkasına geçti. Kontrol artık onun elindeydi. İşte tam bu esnada Bobcats'li oyuncular da yaptıkları büyük hatanın farkına vardılar ama artık çok geçti. Havadaki top potaya doğru inişe geçtiği sırada potanın üstündeki o kırmızı ışık yandı. 3 sayı!
Hakem sahanın kenarında masa hakemleriyle pozisyonu tekrar izlerken Staples Center sessizliğe bürünmüştü. Kısa bir diyalogun ardında hakem arkasını döndü ve sayının geçerli olduğu işaretini verdi. Bense bu esnada maçı kazanmanın verdiği keyifle Scenario Play'deki bir sonraki maçımın ne olacağına karar vermeye çalışırken bir yandan da şarkımı mırıldanıyordum: ...Don't you know little fool, you never can win?, use your mentality, wake up to reality...* �


"Oyuncular başlar, takımlar bitirir"

Şimdi yukarıda okuduğunuz satırların başlangıcına gidelim ve Nba Live 08'i incelemeye başlayalım. Oyunumuz Xbox 360 versiyonunda her sene olduğu gibi antrenman ekranıyla başlıyor(varsayılan ayarlarda oyuncumuz Gilbert Arenas), bu ekrana geldiğimiz ilk an bizi "Tips" ekranı karşılıyor. Bu ekrana göre bu yıl oyundaki yenilikler ise şöyle:

Quick Strike Ball Handling: Crossoverlar, fakeler... Bu yeni özellikle sağ analog + herhangi bir yön tuşu kombinasyonuyla rakibimizi saf dışı bırakmak için hareketimizi yapıyoruz. Normalde zaten NBA Live serisinde bulunan bu hareketleri yeni yapan ise esneklikleri ve birbirlerine bağlanmaları. Aynı zamanda birçok yeni hareket de mevcut.

Dominate the Paint: Artık boyalı alanda rakibimize sırtımız dönük içeri yüklenirken istediğimiz basketi bulabilmek için farklı olanaklarımız var. Hücum sırasında B tuşuna basarak fake atabiliyor, fake sırasında elimizden hızlı bir şut çıkartabiliyor ya da tekrar B tuşuyla ikinci bir fake deneyebiliyoruz.



Go to Moves: Pas verdiğimiz oyuncu adam adama yakın savunma altındaysa, top ona geçer geçmez şut tuşuna(B) ve sol analogtan herhangi bir yön tuşuna basarak hızlı bir driplingle kendimize şut imkanı yaratabiliyoruz.

0 yorum: